Etkili Öğrenme Teknikleri ve Bellek Arasındaki İlişki

Öğrenme, niteliği gereği, bireyin organsal ve zihinsel canlılığını öngören devimsel (dinamik) bir süreçtir. Bu yönüyle, etkili bir öğrenme, öğrenilenlerin kalıcılığı ile kendisini göstermekte ve öğrenilen her hangi bir bilginin yeri geldikçe çeşitli durum ve koşullar için uyarlanarak kullanılabilmesini gerekli kılmaktadır.

Bu yazı da; bellek ve belleğin güçlendirilmesi ile öğrenme ve anımsamayı kolaylaştırma konuları üzerinde durulmaktadır.

Öğrenme ve Bellek Arasındaki İlişki

Öğrenme, çevresiyle etkileşimi sonunda bireyin davranışlarında ortaya çıkan kalıcı davranış değişmesidir.
Bu tanıma göre, bir öğrenme durumunun birbirine bağlı üç ayrı yönü bulunmaktadır. Bir kez, öğrenme, bireyin davranışlarında bir değişme yaratmaktadır. İkincisi, davranış değişimi kalıcıdır; üçüncüsü ise, bu değişme, bireyin yaşantısının ya da bir başka deyişle, onun çevresiyle etkileşiminin bir sonucudur. Buna göre etkili öğrenme süreci, bireydeki davranış değişmesinin kalıcı olmasını öngörmektedir.

Etkili öğrenme teknikleri için öğrenme stilinizin farkında olmanız size avantaj sağlar. Öğrenilecek bilgileri daha kolay belleğinize kaydetmeniz için öğrenme stilleri içeriğimize göz atabilirsiniz.

Kalıcı öğrenme ancak güçlü bir bellek (hafıza) ile olanaklıdır. Bellek, geçmiş yaşantıları zihinde saklama gücüdür. Bir şeyin bellekte kalıcı bir yer etmesi ve istenildiği anda anımsanabilmesi için, öncelikle o şeyin, bireyce algılanarak bir takım izlenimler kazanılması gerekir. Bireyin duyu organları aracılığıyla çevresindeki çeşitli uyarıcıların (nesne ve olayların) bilincine varması durumuna algılama (idrak etme) denir. Göze batan, yinelenen ve gereksinim duyulan uyarıcılar öncelikle algılanırlar. Algılama ile elde edilen izlenimlerin zihinde tutulması ikinci adımda gerçekleşir.

Gerçekte, öğrenilen hemen her şeyin zihinde bir izi kalır. Böylece birey daha önce görüp algıladığı bir durumla karşılaştığında, bunu daha önce gördüğünü anımsar. Bu anımsama, belleğin “tanıma” yönünü vurgular.

Birkaç kez okunarak zihinde iyice yer etmesi sağlanan bir konu, daha sonra zihinde uzunca bir süre saklanabilir. İşte anımsama (hatırlama); zihinde yer eden bir bilginin unutulmayarak, daha sonra gerektiği an, birey tarafından kullanılabilmesidir. Daha somut bir anlatımla; önceden öğrenilerek bellekte saklanan bir şeyin yeniden anılması durumu anımsama olarak adlandırılmaktadır. Anımsama, belleğin gücünün bir göstergesidir.

Anımsama, belleğin tanımadan daha ileri bir işlevidir. Bu nedenle anımsama, bir şeyi tanımadan farklı olarak, o şey hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olmayı gerektirir.

Öte yandan, öğrenilenlerin sürekli yineleme yoluyla pekiştirilmesi alışkanlığa yol açar. Alışkanlık bellemenin bir ürünüdür ve çok iyi bellenmiş düşünce, devim ve duyuşlardan oluşur.

Konu ne olursa olsun öğrenilen şeyler alışkanlık durumuna sokulamadığında, sürekli kullanılmaz ise, belli bir zaman sonra unutulmaktadır. Öğrenildiği düşünülen bilginin bir süre sonra unutulması, o bilginin kalıcı türde bir öğrenme olmadığını gösterir. Bu tipte öğrenilen bilginin yeniden anımsanması kolay değildir, Bu yönüyle anımsama, bir öğrenmenin zamana bağlı olarak unutulmamış bölümüdür.

Öğrenme ve Bellek İlişkisi

Öğrenilen bilgi ve becerilerin gerektiğinde ve istenildiğinde yeniden kullanılması, o bilginin, anımsanılmasını gerektirir. Bu çerçevede anımsama yeterliğinin geliştirilmesi, belleğin eğitilmesine bağlı olmaktadır. Araştırma bulguları, bellek yeteneğinin belirli bir sınırının bulunmadığını göstermektedir. Buradan giderek, bellek eğitildiği oranda, anımsama gücü de o oranda artmaktadır.

Belleği güçlendirmek insanın kendi elinde olan bir durumdur. Nitekim, yetersiz bellek değil, eğitilmemiş bellek vardır. Bu nedenle kimi öğrencilerin, “öğrendiklerimi hemen unutuyorum, anımsayamıyorum” savları, olsa olsa “belleğimi iyileştirmek için hiçbir çaba harcamıyorum” anlamındadır.

Öğrenme ve Unutmayı Tanımak

Etkili öğrenme, öğrenilenlerin kalıcı olmasını öngörür. Bunun anlamı, “öğrenilen bir şeyin gerektiği anda anımsanması” demektir.

Öğrenme, aşama aşama gerçekleşen bir süreçtir. Önce yeni karşılaşılan konu tanınarak, onun hakkında genel bir bilgi edinilir. İkinci aşamada konunun sınırlılıkları, özellikleri, bağımlılıkları, etki alanları, vb. nitelikleri kavranarak daha geniş bir bilgiye ulaşılır. Üçüncü aşamada öğrenilenler kavramlaştırılmaya çalışılır. Bu güç bir iştir. O nedenle öğrenci, bu aşamada öğrendiklerinin daha öncekilerle sınırlı kaldığını, hatta, kimi bildiklerini unuttuğu ve yeni bir şey öğrenmediği, sanısına kapılabilir. Bu yanlıştır. Gerçekte, kavramsal düzeyde çok yavaş da olsa öğrenme olmaktadır. Dördüncü ve son aşamada öğrenilenler kavramlaştırılarak konular arasında neden-sonuç ilişkileri kurulur ve aynı zamanda bunlar öğrencinin kendi bilgi süzgeci içinde yoğrularak yeniden düzenlenir. Bu aşamada öğrenilenler yaşantılara aktarılır. İşte bu tip öğrenmeye etkili öğrenme adı verilir.

Etkili öğrenme teknikleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için sayginnlp.com/ogrenme-nedir-ve-etkili-ogrenme-nasil-gerceklesir/ yazımıza göz atmanızı öneriyoruz.

Bu son aşamaya kadar ulaşamayan bilgiler daha kolay unutulurlar. Unutma, öğrenmenin tersi olarak değerlendirilebilir. Gerçekten de unutma; önceden öğrenilmiş olan bir şeyi anımsama ve tanıma gücünün, sürekli ya da geçici biçimde yitirilmesi durumudur. Öğrenmenin fizyolojik temelinin açıkça bilinmemesi gibi, unutmanın da nasıl oluştuğu kesin olarak bilinmemekte ve bu konuda çeşitli kuram ve yaklaşımlar ileri sürülmektedir.

Gerçek olan şudur ki bireyin öğrenmesi kadar, öğrendiklerini unutmasının önlenmesi ya da en aza indirilmesi de o kadar önemlidir. Unutma, öğrenmeyle birlikte başlar ve en çabuk unutma da, öğrenmeden hemen sonra olur. Araştırma bulgularına göre, genel olarak, öğrenilenlerin yarısı 24 saat, dörtte üçü de 48 saat içerisinde unutulmakta, bu süreden sonra ise, unutma hızı giderek yavaşlamaktadır.

Öğrenmede bu genel kuralı göz önünde bulundurmak ve örneğin bir dersi öğrendikten hemen sonra evde yeniden gözden geçirmek, anımsama için gereklidir. Yeni öğrenilen kavramların ilk iki gün içinde yineleme oranı arttıkça, unutmanın da o oranda azalacağı bilinmelidir. Öğrenilenlerin derste ve günlük yaşam içinde sıklıkla kullanılması, bunların daha sonra kolayca anımsanmaların kolaylaştırır. Ancak, unutma ve anımsama aynı zamanda; bireyin güdülerine, ilgilerine, bilgiyi kabul etme durumuna ve yaşam anlayışına da bağlı bulunmaktadır.

Oğuz Bal

Share
Published by
Oğuz Bal

Recent Posts

Üslup Çeşitleri ve Doğru Üslup Belirlemenin Önemi

Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her…

4 yıl ago

Konuşmayı Nasıl Eğlenceli Hale Getirebilirsiniz?

Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…

4 yıl ago

Dinleyiciler Nasıl İkna Edilir?

Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…

4 yıl ago

Yöneticiler için Zaman Yönetimi Teknikleri

Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…

4 yıl ago

Etkili Bir Konuşmaya Nasıl Başlanmalı?

Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…

4 yıl ago

Etkili Bir Konuşmaya Nasıl Hazırlık Yapılır?

Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…

4 yıl ago