NLP’de Modelleme
Büyük oğlum Kaan 4 yaşında. Kız kardeşimin 5,5 yaşındaki oğlu olan Mehmet’e büyük hayranlık duyar. Mehmet, Kaan’ın en iyi arkadaşı ve anlaştığı ender çocuklardan biridir.
Kaan’la Mehmet biraraya geldikten sonra Kaan Mehmet’in davranışlarını aynen taklit eder. Bizlerle Mehmet gibi konuşur, Mehmet’in kullandığı kelimeleri kullanır, ağlaması bile Mehmet gibidir. 2 yaşındaki küçük oğlum Kayahan aynen abisi Kaan gibi davranır.
Görenler biraz boy ve yaş farkına rağmen tek yumurta ikizi gibi birbirlerine benzetirler. Çocuklar da sabahlan benimle birlikte kalkarlar. Sabah sütlerini genellikle beraber hazırlarız. Kaan sabah sütünü kendisi mikro-dalgada ısıtır, ve bizi karıştırmaz.
Kayahan’da aynen Kaan abisi gibi sütünü bizlerin hazırlamasına izin vermez, ve kendisi mikrodalgada hazırlamak ister. Her taraf süt olur ama, mutlaka abisi ne yapıyorsa o da hemen hemen aynı şeyi yapmak ister. Hepimiz biliriz ki öğrenme taklitle başlar. Taklit çoğunlukla bütün insanların doğuştan getirdiği en önemli öğrenme tarzıdır ve belirli dönemlerde çok önemlidir.
Model alma yalnız çocuklarda olmaz. Yetişkinler kendilerinden önde olanları, hayranlık duydukları insanları kendilerine örnek alırlar. Kızlar annelerini, erkekler baba ya da büyük kardeşlerini, öğretmenlerini, sporcular yıldızlaşmış ustalarını, antrenörlerini kendine örnek alır. Bunun dışında en küçüğünden büyüğüne kadar çeşitli işletme ve organizasyonla mal ve hizmetlerin geliştirilmesi model alma yoluyla sağlanmaktadır. Yurt dışına giden ve gelişmiş ülkeleri görenler aynı yaşam ve hizmet anlayışlarını alarak büyümek istemektedirler.
Modelleme NLP’nin kalbidir. Zaten NLP’de mükemmel sonuçlar nasıl oluyor da bazı insanlar tarafından gerçekleştiriliyor sorusundan doğmuştur. Dolayısıyla her türlü davranış, istek duygu, aşk, coşku, inanç ve değerler modellenebilir ve yeniden öğrenilebilir.
Daha önceki NLP prensiplerinden hatırlayacağımız gibi eğer bir insan bir şey yapabiliyorsa, herhangi bir kimse de onu yapmayı öğrenebilir ve hatta başkalarına öğretebilir.
NLP hepimizin aynı sinir sistemine (beyin yapısına) sahip olduğumuzu söyler. Davranışların kalitesi kendimizle kurduğumuz iç iletişiminden kaynaklanır. İç iletişimimizin kalitesi de sinir sistemimizi nasıl kullandığımızla orantılıdır. NLP mükemmelliğin bir yapısı olduğunu ve bu yapıyı oluşturan herkesin mükemmel davranışları gerçekleştireceğini ve bunun öğrenilebilen bir beceri olduğunu ortaya koymaktadır.
1950’lerde yalnızca yeteneği olan insanların kayak yapabileceği, bunun sonradan öğrenilemeyeceği düşüncesi hakimdi. Teniste ve diğer spor branşlarında da aynı inançlar söz konusuydu. Bugün isteyen herkes kayak yapmayı tenis oynamayı ya da herhangi bir sporu öğrenebilir. Hatta bedelini ödeyen ve arzu eden dünya rekorlarına da imza atabilir.
Günümüzde yetenek artık o kadar önemli değildir. Doğru ve etkin çalışmak, arzu etmek ve istemek, öğrenmeye kendini adamak çok şeyi halletmektedir. Modellemek ile kopyalamak farklı şeylerdir. Model almak herhangi bir davranışın yeniden üretilebilmesidir.
Aynı olmak değildir. Efes Pilsen, basketbolda Avrupa’da oynayan takımlar içinde yerini almıştır. Mükemmellik kimsenin tekelinde değildir. İsteyen ve gereklerini doğru şekilde yerine getiren karşılığını almaktadır.
Model alarak öğrenme birçok canlının en doğal öğrenme şeklidir ve kolaydır. Günümüz kültüründe sol beyin ağırlıklı öğrenim tarzları, insanın doğal yeteneklerine ket vurmakta, adeta onu felç etmektedir.
Okullardaki yabancı dil eğitimleri bunun en güzel örneğidir. Öğrenciler ortaokuldan üniversiteye kadar on seneye yakın yabancı dil dersi alıyor, fakat bir türlü öğrenemiyorlar.
Üniversitede öğrendiğim teknikler insanların tenis oynamalarını sağlamak şöyle dursun onları kortta kaskatı yapmaktan başka bir işe yaramadı. Öğretim tarzımı değiştirip sağ beyin ağırlıklı öğretim tarzına geçtiğimde, meyvelerini almaya başladım. Öğrencilerimin bazıları gerçekten kısa bir zaman içinde veteran turnuvalarına katılmaya başladılar.
Mark Twain, “Eğer formel yollardan yürümeyi, konuşmayı öğretseydik, kimse yürüyemez ve herkes kekeme olurdu,” demiştir. Dolayısıyla modelleme bir öğretim ve öğrenim tarzıdır. Dini kitaplar, “Tanrı, insanı kendi suretinde yarattı,” diyerek modellemenin evrensel bir boyutu olduğuna dikkat çekerken doğa da kendine özgü modellemeler yaparak varlığını sürdürmektedir.
Modelleme sosyal davranışları oluşturmada da önemlidir. Eğer çevremizde kötü arkadaşlar varsa, sigara içiyor, içki içiyor, kumar oynuyor ve kötü davranışlar sergiliyorlarsa genelde, onlarla birlikte olan kişiler de aynı eğilimi gösterecektir. İyi bir çevre içinde gerçekleşen iyi ilişkiler de yine iyi ve sağlam karakterli kişilerin oluşmasında rol oynar.
“Armut dibine düşer,” özdeyişi modellemenin sosyal yaşamdaki önemini belirtmektedir.
Modelleme olumlu olduğu kadar olumsuz olabilmekte ve birçok eylemi, durum ve düşünceyi etkilemektedir.
Ağzına içki ve sigara koymayan bir insan, tiksinerek içtiği sigara ve içkinin bazen kölesi durumuna gelebilmektedir.
Başarı hikayelerini okuyan, başarıya tutkulu olan, kendine örnek aldığı kişilerin izinden giden insanlar, ülkeler, sistemler daha sonra hemen hemen benzer hatta daha da iyi sonuçlan ortaya koyabilmektedir.
Modelleme son derece etkili bir davranıştır. Olumlu kullanılırsa istenilen sonuçların üretilmesinde çok önemli rol oynayabilir.
NLP’de Modelleme tekniği
Modelleme NLP’de 3 safhada gerçekleştirilir. Birincisi, model iyi yaptığı bir şeyi yaparken ne yapıyor? (Kullandığı fizyoloji ve davranış) İkincisi nasıl yapıyor, ve nasıl düşünüyor (zihinsel dizin, model iç temsil sistemlerini hangi sırada ve hangi karışımda kullanıyor). Üçüncüsü model’in inanç sistemi ve değerleri nelerdir?
Modellemek,
- İnanç sistemi
- Nasıl düşündüğü
- Fizyolojiye (davranışlar) ihtiyaç duyar.
Şimdi bu safhaları açalım: Birinci safhada örnek aldığınız modeli inceleyin. Modelin hangi durumu sizi ilgilendiriyor, ve ilginizi çekiyor.
O davranışı gözlemlemeye başlayın. Modeliniz neyi nasıl yapıyor. Nasıl davranıyor, vücudunu, jest ve mimiklerini nasıl kullanıyor, ses tonu nasıl, neyi nerede nasıl söylüyor? Belirgin fiziksel davranışları nelerdir? Tıpkı bir meraklı çocuk gibi modelinizi aynalayın, kendinizi onun yerine koyun, vücudunuzu aynı onun gibi kullanmaya başlayın, aynı o insan gibi olun. Burada ne kadar detaylara inerseniz modelleme şansınız çok daha yüksek olur.
Aynalama bittikten sonra model konusunda birçok bilgi edinmiş olacaksınız. Bunlar yeterli değildir. Şimdi modelin nasıl düşündüğünü inceleyin. Model bir şeyi yaparken kafasındaki sinirsel dizin(mental strateji) nedir? Kafasında ne görüyor, işitiyor ve hissediyor? Neyi ne oranda düşünüyor? Hangi sistem daha baskın? Düşünceyi başlatan resim mi, ses mi yoksa duygu mu? Bunlar dışarıdan mı geliyor, yoksa zihinde tasarlanmış görüntü, ses ya da hisler mi?
Bu soruları modele sorarken aynı anda göz hareketlerine dikkat edin. Söyledikleri şeylerle göz hareketleri uygunluk sağlıyor mu? (Eğer bunları izlerken zorlanıyorsanız, bir kağıda kısa notlar alabilirsiniz.)
Modelleyeceğiniz insana, iyi yaptığı bir şeyi nasıl becerdiğini sorduğunuzda size pek tatmin edici cevap veremeyecektir. Çoğunlukla üstün bir performans gösterenler neyi nasıl yaptıklarının gerçekten farkında değildirler. O yüzden çoğu pratik ustaları pekde iyi eğitmen değildirler.
Onlar sadece yaparlar. Başkaları da onları modellerler. Üçüncü safhada modelin inanç ve değer sistemlerini bulmak gerekir. Ona “Nasıl oluyor da bunları bu kadar iyi yapıyorsun, bunun altında yatan inanç sistemi ve değerlerin nelerdir?” diye sorun. Göreceksiniz model sorularınız karşısında kendi bile farkında olmadığı hatta o ana kadar düşünmediği inanç ve değerlerini anlatacaktır. Benim modellemelerimde çoğunlukla insanlar bana ortak olarak şunları söylemişlerdir.
“Çünkü onları yapmak kolay, niye olmasın ki, çalışmak yeter, kendine inanacaksın, yetenekliyim. Çünkü, bunu yapmak için varım. Çünkü o şeyler yapılabilir, isteyen herkes yapabilir, yapmamak için deli olmak lazım. Onu yapmak beni daha da mutlu ediyor. Zorlukları severim…” gibi ortak değerlerden bahsetmişlerdir. Hatta olumsuz olan kişilerin başarısız olduğu konuların ortak inançlarında garip tesadüf yukarıdaki inanç sistemlerinin hemen hemen tam tersidir. Çünkü zordur, yapılamaz, güçleri yetmez, kendilerinde o gücü görmezler. Onlar çok uzak, büyük ve ulaşılmazdır, kendilerinde onu yapacak yetenek bulunmaz…
Şimdi üç safhayı birleştiriri. İstediğiniz davranışları yapanın yerine kendinizi koyun, ve aynı oymuş gibi davranın, hissedin, düşünün. İnanç sistemlerine sahip olun, ve sonuçlan gözlemleyin neler oluyor? Eğer hala bazı eksiklikler duyuyorsanız, mutlaka detaylarda bir atlama olmuştur.
Yeniden gözlemleyin ve aynı işlemleri tekrarlayın. Kendinizi tamamen o insan gibi hissedene kadar çalışmalarınızı devam edin.Birçok aktör bazı durumlarda rollerine kendilerini o kadar kaptırırlar ki normal yaşamlarında bile kendilerini rollerindeymiş gibi hissederler.
Renkli kişiliği ve karizmatik imajıyla tanıdığımız Fenerbahçe Spor Klübü başkanı Ali Şen bir televizyon programında, kendisi hakkında bir sır vererek Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i model aldığını söyledi. Gizli gizli çalışarak yürüyüşünü, hareketlerini, ses tonunu, hitap şeklini kopyaladığını seyircilere anlattı.
Sporcularla çalıştığımda çoğu zaman onların model aldıkları sporcuları bulur, onlara tıpkı modelleri gibi davranma, aynı şekilde yürüme, konuşma, ve düşünme egzersizleri yaptırırım.
Daha çalışmanın başında bile inanılmaz değişiklikler görürüm. NLP’nin ilkelerinden biri olan “Herkes kendi ihtiyacı olan kaynaklara sahiptir” ilkesini hatırlayacak olursak, herkes kendi kafasmda mutlaka çözüm ve mükemmelliklere sahiptir. Birey modelleme yaptığında kahramanını yeniden üretmiyoruz.
Yalnızca çalışarak model alınan bireyin düşünce ve davranış biçimini yeniden üreterek aynı sonuçları alıyoruz. Bir düşünürün dediği gibi “taklit etmiyoruz yalnızca aynı mükemmelliği yeniden üretiyoruz.” Bu, modellemeyi anlatan NLP için de geçerli, anlamlı doğru bir sözdür.
Burada iddia edilen, isteyen herkesin bir Einstein, Atatürk, Gandi ya da herhangi bir kimse olabileceği değil, onlar gibi düşünen herkesin aynı sonuçları üretebileceğidir. Bilindiği gibi Japonlar önce kalitesiz ürünler üretiyorlardı. Daha sonra taklit etmede o kadar usta oldular ki, sonra istedikleri mükemmellikte ürünler üretmeye başladılar ve Dünya teknolojisinde haklı bir yeri de işgal ettiler.
Komedyenlerin de modellemede ayrı bir yeri var. Onlar da istedikleri tipi o kadar aslına benzetiyorlar ki, onları sahisinden ayırt etmek gerçekten zorlaşmakta ve izleyenlere keyif vermektedir. Olaylara farklı bir bakış açısı getirmektedirler.
Bu konuda özellikle Levent Kırca, Metin Akpınar, Zeki Alasya, Şener Şen… Yabancı sanatçılardan Dustin Hofman, Rainman filmindeki tiplemesiyle uzun bir süre otistik kişileri inceleyerek rolünü mükemmel oynamıştır. Hatta bir söyleşisinde, çoğu zaman kendini rolüne çoğu günlük hayata uyum sağlamasını güçleştirecek denli çok kaptırmıştırdığını, ifade etmektedir.
Özetle istenilen herhangi bir insan davranışı, o insanın, fizyoloji, zihinsel dizin ve inanç sistemleri bulunarak modellenir ve yeniden üretilebilir.